29 Aralık 2012 Cumartesi

Kin, nefret, pişmanlık...

Zirvede olan insanlar her zaman kıskanılır. İçten içe ya da kendini belli ederek... Güvenmek için hataları görüp de görmemezlikten gelirsiniz, her defasında affedersiniz. Zamanla açığa çıkar dost bildiğiniz yaratıklar! Üzülürsünüz, kırılırsınız. ''Neden?'' diye kendinizi sorgularsınız. Şans vermek, özür dilemek büyüklüktür ancak küçük fark; dürüstlüğüne, samimiyetine inandığınız kişileri affedin! Kasadaki muhteşem meyvelerin arasından hiç mi çürük çıkmıyor? Çıkıyor tabii... Siz siz olun, karşınızdakini affederken iki kere düşünün!

25 Kasım 2012 Pazar

Garip...

Hayat çok garip... Bir anda olaylar gelişebiliyor. Ne olduğunu anlamadan zorluk çekebiliyoruz hayatta... Ağırlığını taşıyamayacağız zamanlar olabiliyor mesela. Üzgünlükler, kırgınlıklar olmadan, 'keşke' demeden hayatı kontrol altına almak gerçekten çok zor! Hayatı kucaklamak varken sıkılmak niye?

19 Kasım 2012 Pazartesi

Dışlanma...

Her zaman iyi olan kişilerden şüphelenirim. İyi olmak sürekliliği sağlamıyor maalesef... Bütün ayrıntısıyla bunu görebiliyoruz çünkü. Zamanla bağlılıklar kopuyor... Soyutlanıyorsunuz her şeyden... Ağır gelebilir belki ama dışlanıyorsunuz. Mesela... Bir sınıf ortamında dışlananlar grubu mutlaka vardır içten içe. Bilmezsiniz, iyi ya da kötü düşündüğünü karşı tarafın! Sinsilik vardır içten içe... Dozu önemlidir benim için. İnsanları seviyor, değer veriyorum. Değeri insan olduğu için veriyorum ancak değer kavramını hak etmeyen insanların olduğunu görünce üzülüyorum. Bir anda her şeyin değişebileceğini düşünsenize... Olacak gibi değil! O samimiyet, içtenlik, masumiyet, sırlar... Hepsinin bir anda yok olduğunu. Aklınızda kalıplaşan kişinin bir anda başka bir yüzünün olduğunu görmek!.. Ne acı. Barış varken küs olmak niye?  İyi olmak varken kötü olmak niye? Doğru varken yalan niye? Cevaplarını kendine göre verebiliyorsan ne mutlu sana. Hepinizi seviyorum. Hoşça kalın, dostça kalın.

16 Kasım 2012 Cuma

İnsanlar değişkendir.

Her gününüz iyi geçen arkadaşınızla bir anda aranız bozulur. Arkadaşlığınızı göremez yada görmek istemez karşı taraf... Aklı başka bi yerdedir belki de ama olan sıcak ilişkilerle kurulu arkadaşlığınızı bitirir. Farkında ya da farkında olmadan... En acısı da paylaşımlarınızın eksilip, konuşmamaya başlamanız... En yıkıcı an! Çaresizce beklemek yerine konuşmak isterseniz fakat kendinizi ifade edemezsiniz. Karşınızdaki kişi ile aynı frekansta olmamanız sizi kızdırabilir mesela. Davranışları değişebilir günden güne... Hiçbir şey eskisi gibi olmaz... Merak kalmaz bile! Hayat bana o kadar şey gösteriyor ki gerçekleri görüyorum. Siz siz olun herkesle aranıza mesafe koyun, tıpkı benim bugünden sonra uygulayacağım strateji gibi. Sevgiyle kalın! :)

9 Kasım 2012 Cuma

SENİ ÖZLÜYORUZ ATAM...

Zaman geçiyor ama sana karşı olan hislerimiz hiçbir zaman değişmiyor. Türkiye Cumhuriyeti için yapmış olduğun devrimleri unutmayacağımız gibi kalbimizde yaşatacağız seni... Bugünün öneminin ayrımında olmayan Google'yi şiddetle kınıyorum.

23 Ekim 2012 Salı

Savaşmak...

Her zaman dostlarımız olacak diye bir kaide yok düşmanlara da açık olmak gerekir. Düşman kelimesi bana o kadar yabancı gelir ki... Belki de düşmanım olmadığı içindir. Maalesef ki düşman kavramı içten içe içimizde yaşar oldu! Kırılmalar, sıkılmalar, çekememeler... Herkes haddini bilmeli. Dedikodu, fitne fesat işlerle kendini ön plana atmamalı. Zaman ilerledikçe sıkıntılar büyüyor sanırım içimizde... Dayanamıyoruz belki de. İnsanlar benim için değerlidir, önem veririm. Bir başka şahsiyet de insanların değersiz olduğunu düşünebilir, kendine bakmadan! Dengesiz insanların içerisindeyim, yoruldum. Savaş istemiyorum, barış varken. Sevgiyle kalın! :)

9 Ekim 2012 Salı

Duyguları çözebilecek misin?

 ’Ağız ishali’ olmuş insanlar var. Çok konuştukları için değil; bir türlü susmayı beceremediklerinden etrafı, imajlarını, haklılıklarını, hayattaki tüm değerleri, saygıyı, sınırı falan yıkıp geçerler. İletişimde sessizliğin değerinin es geçildiğini düşünüyorum. Sessizlik, karşınızdakinin konuşmasına alan bırakır, size de dinlemek ve düşünmek için fırsat tanır. Oysa dikkat edin pek çok kişi sessizliği tahammül edilemez/ katlanılamaz bulur. Gerginlik hatta kaygı yaratır. Oysa sessizlik, ustasına çok büyük bir güç ve etki alanı bırakır. Etrafınıza ve dünya tarihindeki karizmatik kişiliklere, büyük liderlere bir bakın… Hiçbir zaman çok ya da en iyi konuşanlar, en etkin liderler olmamışlardır. Tersine en iyi susanlar, en iyi etkiyi bırakanlardır. Sessizliği doğru zamanda ve en etkili biçimiyle kullanabilenler, onun gücünden en çok yararlanabilenlerdir. Bir insanın sessizliğinin anlamını çözebilirseniz, o kişi hakkında çok önemli bilgiye sahip olursunuz.

6 Ekim 2012 Cumartesi

Hayata gülmek!

Hayata gülmek mi diyeceksin? Evet gülmek. Seni üzüyorsa hayatın, ona karşı gülmek... Garip değil, sadece bi süreliğine unutmak... Bunu başarabilirsin! Gülmek, benim için çok önemli bir eylemdir. Üzüldüğüm, kırıldığım zamanlarda bile gülecek bir şey buluyorsam ne mutlu bana! Hasta olduğumda bile gülerim. Kendimi mutlu hissetmek için elimden geleni yaparım. Bencil değilim; sadece insanın kendini mutlu edebileceğine inananlardanım. Sevgi ile kalın. (:

3 Ekim 2012 Çarşamba

İlan-ı aşk'ın dezavantajları

İnsan, sevmek ve sevilmek ister; ama ya sevdiğin kişi ne hisseder? diye düşünmek ilk etapta aklından geçmez. Onunla gezerken, etkinliklerde bulunurken tam da söyleyeceğim artık ondan hoşlandığımı, rahatlayacağım derken... Kendini tutarsın. Neden mi? Çünkü olumsuz yanıt almaktan korkarsın. Evet, evet korkarsın, korkarız! Acaba aklında biri var mı? diye düşünürsün. İçindekini bilemeyiz oysa... O'na değer vermek istersin, ama lanet olası yanlış anlaşılma ya da karşılıksız sevgiden korkarsın. Zaman ilerliyordur... En sonunda cesaretini toplar ararsın onu. Ama konuşacak pek bir şey bulamazsın. Kapatmak ister haliyle... ''Konuşmayacaksan, kapatayım.'' gibi bir cevap gelir ve kendini toplarsın. ''Senden hoşlanıyorum.'' dersin ve hoşlandığın kişiden olumlu-olumsuz bir cevap beklersin. Karşıdaki kişi lafı değiştirir, olayları tiye alır. Telefonu kapatırsınız. Mesaj atarsınız, yanıt yok. Sonra hiçbir şey yokmuş gibi mesaj gelir ondan, kısa bir mesajdır. ''Yazamadım.'' Bir gerekçe olarak görmeyin ve gözünüzü açın. İstenilmediğinizi düşünürsünüz bir an... Şimdi soruyorum sizlere: O kişiyle arkadaş olmak ister misiniz?

29 Eylül 2012 Cumartesi

Empati...

Belirli dönemlerden geçeriz... Sıkıntılı, sevinçli, mutlu, mutsuz, hüzünlü, depresyon vs. Bir süreliğine... Bu durumlarda insan yalnız olmadığını bilmek ister, gerçekleri o zaman görür kimlerin gerçek dost, düşman olduğunu! Üzülür, kırılır, incinmiştir zaten... Acılara katlanmak ağır gelir, dışarı çıkmak istemez belki de. İnsanı yaralayan en büyük acı dedikodu ve art niyettir. Unutamaz asla... Unuttum dese de yaralar beynini... Çıkmaz sokaklarda kalırken küçük bi özür dilemeyle unuttum sanır ama zaman gösterir ki unutmadığını... Hata yapmamaya özen gösteririm. Kendi doğrularımı doğru diye kabul ettirmem! Bilimsel gerçeklere inanırım. Siz açken sizi kimse anlayamaz ya da ayağınıza kramp girmiştir karşıdaki kişi sizin acınızı anlayamaz daha doğrusu hissedemez. İnsanlar hatırlanmak isterler ama sadece kendilerini düşünürler, bencilce. Karşıdaki kişinin ne halde olduğunu bilmeden, hissetmeden. Laflar uzar da uzar... Önemli olan karşıdaki kişiyi sürekli arayıp, halini hatırını sormak değil, gönüllerin birleştiği, samimiyetin güçlü olduğu, yıkılmaz dostlukların küçük durumları önemsemediği dostluklardır. Şu anda aklındaki kişiyi arama ihtiyacı hissediyorsan, lütfen ara ve onu özel hissettir.
Sevgiler...

27 Eylül 2012 Perşembe

Kıskançlık...

İnsanlar arasında kıskançlık her daim vardır. Sadece görmek istemeyiz. Çok kötü bir durum olarak görürüz belki de... Ancak kıskançlığın olumlu sonuçlarını desteklerim. Mesela... Bulunduğunuz ortamda en iyi olmak! Başarılı olmak! Hırslanmak! Yalnız olumlu sonuçları olduğu birçok olumsuz sonuçları da meydana getiriyor. İçten içe kıskançlık, kin besleme, düşmanlık! Bu kadar ilerliyor, maalesef. Öyle insanlardan hep kaçmışımdır. En iyisini yaptığımı düşünüyorum. Ya sen? Eminim muhatap olmamışsındır. En komiği de kıskançlıklarını somut olarak görebilmeniz! Zaman ilerledikçe o kişiye karşı sizde pek olumlu düşünmeyeceksiniz, eminim. Onların kendini akıllı sanan aptal olduğunu düşüneceksiniz belki de... Artık kıskançlığı meslek dalına haline getirmiş insanlar var. Acıyorum onlara... Hayatı moron moron yaşadıkları için. Kendileri olamadığı için. Başkalarını taklit edip, kıskandıkları için. Bir süre sonra bu kötü huyundan kurtulabilir mi acaba? Ve sözün bittiği yere geliyoruz. ''Huylu huyundan vazgeçmez!''

25 Eylül 2012 Salı

Neden anlaşamıyoruz, neden?

Yeni bir sınıf ortamındasınız, birbirinizi tanımıyorsunuz. Zaman geçiyor... Hafif kaynaşmalar oluyor derken bir de bakmışsınız gruplaşmalar meydana geliyor. Neden mi böyle oluyor dersiniz? Çekememe, kendini ön plana atarak gösteriş sağlama, sen kimsin ki seninle takılayım imajı... Bla bla bla... Uzar da uzar. Derstesiniz ve bir soruya cevap veriyorken, kasıtlı olarak cümleniz kesilir, eleştirilirsiniz. Güzel bir davranış sergilemiş sanki, çok büyük meziyet! Oysa ilkokul halleridir bunlar... İyi anlaşmak, birbirini tanımak varken maalesef gruplaşmalara teslim oluyoruz. Birbirimize destek olmak varken, köstek oluyoruz. Birbirimize ihtiyacımız olacağı günü beklemeden, düşman kesiliyoruz! Ama farkında değiliz, maalesef.

Güvenmek...

Biri düştüğünde neden güleriz? Geçenlerde dışarıda gezinirken gözüm hep insanlardaydı. Birden yere kapaklanacakken bir anda kendini toparlayan takım elbiseli adam... Ardından çocuklarıyla yürürken eteğine takılan bir kadın... Her zaman olabilecek bir durum değildir aslında. Düştüğünde gülünecektir eminim. Belki de bir reflekstir gülmek! Kendimizi onların yerine koyamayız. Neden? Çünkü güleceklerdir size. Belki bir uyanıklık yapıp onlar gülmeden siz gülebilirsiniz kendinize... Heveslerini kursağında bırakırsınız karşınızdakilerin... En yakın arkadaşınızla yürüyüştesiniz ve siz yere birden kapaklanıverdiniz. Yerler çamur içinde... Arkadaşınızın gülmesi size ne hissettirir? Güveniniz azalmaz mı arkadaşınıza? Eee etme bulma dünyası!

24 Eylül 2012 Pazartesi

Cihan'ın Defteri / Cihan Oğuzhan

Merhaba! Yeni bir platformda yine birlikteyiz. Sizlere özel yazılarımı burada yani Cihan'ın Defteri blog sayfamda paylaşıyor olacağım... Takipte kalın!

Cihan OĞUZHAN
www.fuskey.com/cihanoguzhan